Yaşamın akışı, doğanın akışının muhteşem bir yansıması gibiydi. Tohumların toprakta filizlenip yeşermesi, büyüyüp serpilmesi, bitkiye, ağaca dönüşmesi, meyvelerini cömertçe vermesi ve bunu ömrünün sonuna kadar sağlıklı olduğu her yıl devam ettirmesi, yaşam döngümüzün kaynağının ve daha sağlıklı bir yaşamın ipuçlarının doğada olduğunu gösteren muhteşem bir ders gibi.
Zaman geçtikçe, dünya daha kalabalık bir yer olmaya ve hayat daha karmaşık bir hal almaya başladıkça insanlık doğadan uzaklaşmaya başladı. Düşündükçe, hatırladıkça, toprağı koklayıp yapraklara ve çiçeklere dokundukça neye ihtiyacımız olduğunu fark ettik. Doğayla iç içeyken hissettiğimiz iyilik, bizim farkındalık yolculuğumuzun çıkış noktası oldu. Aynı gökyüzünün altında, aynı havayı soluğumuz insanlara baktıkça doğaya dönüşün ve doğanın sağlıklı nimetlerinden faydalanmanın hepimizin ortak ihtiyacı olduğunu daha derinden hissettik.
Yıllar geçti fakat doğa, tüm insanlığın yüzünü ona yeniden döneceği günü beklemekten hiç vazgeçmedi. Ona dönüp iyiliğini istediğimizde, sorunlarımızı açtığımızda bizleri yine bereketiyle ödüllendirdi. Bizi kucaklayan doğa, aklımıza ve kalbimize bir hayal düşürdü: Doğanın bu nimetlerini ihtiyacı olan herkese ve geleceğe en sağlıklı hali ile sunmak.
Sağlık doğanın iyileştirici kollarında… Peki biz neredeyiz?

26
Şub